Leman Çelikkanat ile Gerçekleştirilen Söyleşi

Leman Çelikkanat ile Gerçekleştirilen Söyleşi

7 Aralık 2007 Cuma, Hacettepe Üniversitesinden arkadaşım Prof. Dr. H. Tuna Yalvaç’ın Leman Çelikkanat Hocamızla ayarladığı görüşmeye yetişmenin heyecanıyla yola çıktım. Son birkaç yıldır düşünmekte olduğum bir projeye başlama heyecanımı da bastırmaya çalışıyorum. Türk Matematik Derneğinin (TMD) çıkarmakta olduğu Matematik Dünyası dergisi için ülkemizdeki çeşitli üniversitelerimizden emekli olmuş hocalarımızla söyleşileri yayınlama iznini Ali Nesin den aldıktan sonra epeyce bir süre geçti ama nihayet amatörce bu işe arkadaşım Tuna ile başlıyoruz. Hava yağmurlu ama karar verdiğimiz saat öncesi Ankara da Tunus caddesindeki evinin ziline basıyorum hocam tüm zarafetiyle kapıda. En son Hacettepe de lisansüstü Reel analiz dersi almıştım. Kendisini 27 yıldır görmediğimden heyecanım dorukta, sağlıklı ve dinç çok sevindim bu arada Tuna da geldi. Üniversitemin radyo TV sinden aldığım ödünç yaka mikrofonu ve geçen sene bu proje için aldığım ses kayıt cihazı yinede bir sorun olur korkusuyla amatör video cihazını kitapların üzerine yerleştirip söyleşiye başlıyoruz. Leman hocam, Cumhuriyet Başsavcısı ve sonraki yıllarda Yargıtay Üyesi Necmettin Arvas ve ev hanımı Naime Arvas’ın beş çocuğundan en büyüğü.

leman_hoca_4

S.P: Değerli hocam, söyleşimize yaşam öykünüzle başlayabilir miyiz?

L.Ç: 30 Eylül 1929 da Söke’de dünyaya geldim. İlkokul birinci sınıfı Söke’de, 2. ve 3. sınıfları o zaman Niğde’nin ilçesi olan Aksaray’da 4., 5., ve 6. sınıfları ise Çatalca’da okudum. Babamın İstanbul’a tayini üzerine 7.-10. sınıfları İstanbul da okudum. Eğitimime 1 yıl ara verdikten sonra, lise son sınıfa Gaziantep ve Ankara’da devam ederek 1948 yılında Ankara Kız Lisesinden mezun oldum. 1951 yılında AÜFF Matematik Bölümüne girdim, 1955 de buradan mezun oldum. Okulu bitirdikten sonra evlendim. 1956 ve 1959 yıllarında iki oğlum dünyaya geldi. Temmuz 1960 da Karayolları Genel Müdürlüğünde IBM Computer programcısı olarak göreve başladım. Fakülte hocam Cengiz Uluçay, ODTÜ matematik bölümüne asistan olarak girmemi teklif etti, Ocak 1961 de ODTÜ ye geçtim. 1964 yılında, doktora hocam Cengiz Bey AÜFF ne geçti ve benim de oraya gelmemi önerdi. Kasım 1964 de AÜFF ne geçtim ve Şubat 1966 doktoramı tamamladım. 1971 de doçentlik tezimi AÜFF dekanlığına sunup Hacettepe Üniversitesine geçtim. Kasım 1971 de doçent oldum. Ağustos 1986 da sağlık nedenlerimden dolayı emekli oldum.
S.P: Matematiğe olan ilginiz nasıldı, neden matematik okudunuz?

L.Ç: Matematik dersi en çok sevdiğim derslerdendi. İstanbul’a geldiğimde ortaokul ve lisede değerli hocalar ile karşılaştım. Özellikle İstanbul Kız Lisesindeki hocam Talia Tanın matematiğe olan ilgi ve sevgimin artmasında önemli oldu. Matematik derslerini ve öğretmenliği seviyordum. Mezun olunca bir lisede matematik öğretmeni olarak görev yapmayı arzu ediyordum.

S.P: Doktora probleminizi Prof. Dr. Cengiz Uluçay vermişti. Bundan bahseder misiniz?

L.Ç: Doktora çalışmamda α-yıldızıl fonksiyonlarla meromorfik α-yıldızıl fonksiyonlar incelendi. Goluzin’in varyasyon metodu kullanılarak, bu sınıflardaki fonksiyonlar için varyasyon formülleri elde edildi ve bazı ekstremal problemler çözüldü. Ayrıca α-yıldızıl fonksiyonlar ve meromorfik α-yıldızıl fonksiyonlar için kesin sınırlar elde edildi. Doktora çalışmam AÜFF nün yayın organlarından biri olan ‘Communications’ dergisinin 1971 yılı, A serisi 20. sayısında yayınlandı.

S.P: O dönemlerde yayın taramasını nasıl yapıyordunuz?

L.Ç: Kütüphaneden aradığımızı bulmaya çalışıyorduk. Fakat o zamanlarda ODTÜ yeni kurulduğu için pek bulamıyor, genellikle dışardan sipariş veriyorduk. Onun da gelmesi bazen uzun zaman alıyordu.

S.P: Sınavlar hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

L.Ç: Aday doktora tezini tamamladığı zaman fakülte dekanlığına teslim eder. Dekan önce fakülte kuruluna konuyu sunar, kurul bilim jürisi üyelerini seçer. Belli bir süre içerisinde jüri üyeleri kendilerine yollanan tezi inceler ve tez hakkında raporlarını hazırlarlar. Süre sonunda jüri toplanarak kararını verir. Karar olumlu ise aday sınava çağrılır. Bu sınavı başardığında fakülte kurulunun onayı ile kendisine ‘doktor’ ünvanı verilir. Doçentlik sınavına girebilmek için aday, doçentlik tezi olarak hazırladığı çalışmayı dekanlığa sunarken, lisan sınavına gireceği yabancı dili de belirtir. Üniversiteler arası kurul Nisan ayında toplanarak, yabacı dil jüri üyelerini ve bilim jürisi üyelerini belirler. Yabancı dil sınavı belirtilen yer ve tarihte adayın bilim dalı alanındaki bir Türkçe metnin yabancı dile, ve yabancı dildeki bir metnin Türkçeye çevirisi şeklinde yapılır. Aday bu sınavda başarılı olur ise, bilim jürisi üyeleri tezi inceler ve raporlarını hazırlarlar. Dekanlığın belirlediği gün, yer ve saatte jüri üyeleri toplanarak tez hakkındaki kararlarını verirler. Sonuç olumlu ise, o yılın Kasım ayının ikinci yarısında olmak üzere verilen bir tarihte aday bilim sınavına çağrılır. Aday sınava gelirken anlatmak istediği 5 ders konusunu içeren bir liste hazırlar. Sınav sonunda jüri başkanı sınav sonucunu adaya bildirir. Aday başarılı olmuş ise hazırlamış olduğu ders listesini jüri başkanına verir. Jüri adayın anlatacağı konuyu seçer ve bilim sınavını izleyen 3 gün içerisinde olmak üzere ders sınav tarihini belirler. Ders anlatımında da başarılı bulunan adaya yetkili kurulca ‘Üniversite Doçenti’ ünvanı verilir.
S.P: Jürideki hocalarınızı hatırlıyor musunuz?

L.Ç: Jüride Prof. Dr. Cengiz Uluçay, Prof Dr. Saffet Süray ile biri Ege Üniversitesinden, diğer ikisi İstanbul Üniversitesinden olmak üzere 5 profesör vardı.

S.P: Doktora hocanız ile ilgili hatıralarınız var mı?

L.Ç: Cengiz bey dürüst, iyi ve nazik bir insandı. Birlikte çalıştığım 10 yıl içerisinde hiç kırılmadım. Kendisi üniversite eğitimini ve doktorasını yurt dışında yapmış değerli bir bilim adamıydı.

S.P: Hocanızın sizden başka doktora öğrencisi var mıydı?

L.Ç: Cengiz bey benden önce Tuğrul Taner ve Edip Yazgan beylerin doktoralarını yönetmiş, benden sonra da bildiğim kadarı ile Turgut Başkan, Cezmi Bayram ve Kaya Özkın beylerin doktoralarını yönetti.

S.P: Hocam bizler halen Anadolu’da Üniversitelerin kuruluşunda zorluklar yaşıyoruz. Birçok işi zorunlu olarak yapıyoruz. Halen verdiğimiz dersler azalmadı. Sizin ODTÜ nün kuruluşunda yaşadığınız zorluklar nelerdi ve siz göreve başladığınızda kimler vardı?

L.Ç: Göreve başladığımda ODTÜ matematik bölümü birkaç yıl önce kurulmuştu. Bölümde asistan olarak 2 kişiydik. Diğer asistan arkadaş olan Türkan Başgöze o öğretim yılı sonunda doktorasını yapmak üzere yurt dışına gidince asistan olarak sadece ben kaldım. ODTÜ de bütün fakültelere ait kitap ve periyodikler Üniversite kütüphanesinde bulunuyordu, kitap ve periyodik ihtiyacı çok fazla, fakat bununla ilgilenecek personel sayısı çok azdı. Bölümün ihtiyacı olan fakat kütüphanede bulunmayan kitap ve periyodikleri belirlemek, bunların sipariş edilmeleri için listeleri hazırlayıp dekanlığa sunmak bize düşüyordu. Akademik işlerimin yanında bu gibi meşguliyetler epey zamanımı alıyordu. O zamanlar ODTÜ deki diğer bazı binalar gibi matematik bölümünün inşaatı da devam ediyordu. Biz o yıllarda barakalarda oturup, barakalarda ders yapıyorduk. Fakat o kadar sıcak ve samimi bir hava vardı ki hepimiz istekle çalışıyorduk.

S.P: ODTÜ de o zamanlar kimler vardı?

L.Ç: ODTÜ de göreve başladığımda Prof: Dr. Cengiz Uluçay Fen ve Edebiyat Fakültesi dekanı idi. Matematik bölüm başkanlığı Dr. Yaşar Gönenç yapıyordu. Öğretim görevlileri olarak Dr. Tuğrul Taner, Dr. Bedri Süer, Dr. İsmet Olcaylar, Uzman Nermin Arık Uzman Hüseyin Demir ile bazı ek görevli hocalar vardı. Asistanlar ise Türkan Başgöze ile bendim. Tabiatıyla zamanla, öğretim üyeleri ve görevlileri gibi asistanların da sayıları arttı.

S.P: Matematiğe olan ilgi nasıldı?

L.Ç: Bence çocuklarımız yükseköğretim öncesi genellikle gerekli matematik sevgisi ve bilgisi ile yetişmiyorlardı. Matematikte bir şeyin neden, niçin yapıldığını anlamak yerine, onu olduğu gibi ezberliyorlardı. Bu öğretim sistemi ise öğrencilerin matematiği anlayıp sevmelerine olanak sağlanmıyordu. Fakat matematiğe gelen öğrenciler çoğunlukla matematiğe oldukça ilgiliydiler. İçlerinde iyi hatta bazen çok iyi öğrenciler vardı.

S.P: Kız, erkek öğrenci sayıları nasıldı?

L.Ç: Ben fakültede öğrenci iken birinci sınıfta sadece dört kız öğrenci idik. Matematik bölümündeki bütün kız öğrencilerin sayısı ise 10 u geçmiyordu. Fakat zamanla kız öğrenci sayısı oldukça arttı.

S.P: Biraz da Hacettepe yıllarınızdan bahsedelim.

L.Ç: Hacettepe de yeni kurulmuştu. Öğretim görevlisi olarak atandığım için vereceğim derslerle ilgileniyordum. Öğretim üyesi olduktan sonra bazı idari görevlerim oldu. Bazen yoruluyor fakat zevkle çalışıyordum. Hele öğrencilerimin başarılarını görmek bana bütün yorgunluğumu unutturuyor, beni mutlu ediyordu.

S.P: Hacettepe’de hangi hocalar vardı?

L.Ç: Ben Hacettepe’ye başladığımda dekan olarak Prof. Dr. Cemil Şenvar, bölüm başkanı Dr. Timur Karaçay idi. Bölümde öğretim görevlileri olarak Dr Hayriye Özden, Dr. Turgut Başkan, Yabancı Uzman Mr. Brown vardı. Asistanlar ise Abdullah Harmancı, Orhan Özer, Yusuf Aydın, Musa Erdem ve Osman Altıntaş idi.

S.P: Lisans eğitiminiz döneminde hangi dersleri okudunuz?

L.Ç: Benim öğrenciliğimde Ankara Üniversitesi Fen Fakültesinde ‘sertifika’ sistemi vardı. Lisans mezunu olmak için 4 sertifika almak gerekiyordu.
1. Genel Matematik Sertifikası: Genel matematik ve mekanik derslerinden oluşuyordu.
2. Diferansiyel ve İntegral Hesap Sertifikası: Analiz, cebir, diferansiyel geometri, fonksiyonlar teorisi ve diferansiyel denklemler derslerinden oluşuyordu.
3. Yüksek Matematik Sertifikası: Biz burada yüksek analiz ve yüksek cebir derslerini aldık.
4. Astronomi Sertifikası: Güneş fiziği, yıldızlar bilgisi ve astrofizik derslerinden oluşuyordu.
Ayrıca birinci sınıfta yabancı dil dersi vardı. Bu lise eğitimimizde öğrendiğimiz yabancı dilin devamı şeklinde idi. Ondan sonraki sınıfların herhangi birinde yabancı dildeki bir matematik kitabından bir bölümün Türkçeye tercümesini yaptığımız bir lisan dersi vardı.

S.P: Hangi dersleri verdiniz?

L.Ç: Analiz I ve II, İleri Analiz I ve II, Diferansiyel Denklemler I ve II. Karmaşık Analiz I ve II ile Kümeler Kuramı I ve II derslerini verdim.

S.P: Yayınlarınız hakkında bilgi verir misiniz?

L.Ç: Doktora Tezi : Varyasyon Metodu ve α-Yıldızıl Fonksiyonlar, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi, 1966.
Doçentlik Tezi: α-mertebeden Konvekse yakın Fonksiyonlar
Hakkında , Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi, 1971.
Doçentlik tezim daha sonra Communication da yayınlandı: L. Çelikkanat, Communication, Variational Method and α-Starlike Functions, 20(1971), 53-69.

S.P: Yüksek lisans öğrencileriniz kimlerdi?

L.Ç: Erdal Oral ve Osman Altıntaş.

S.P: Emekli olma kararını nasıl verdiniz?

L.Ç: Bazı sağlık sorunlarım nedeni ile emekli oldum.

Güncel yazılar